Klause
New member
ABD Lideri Joe Biden, Polonya ziyareti sırasında 26 Mart’ta yaptığı konuşmada Rusya Devlet Lideri Vladimir Putin’i kastederek, “Bu adam iktidarda kalamaz!” demişti. Beyaz Saray, ondan sonrasında Biden’in başka bir ülkenin içişlerine açıkça karışmasını örtbas etmeye çalıştı. Lakin kelam ağızdan bir defa çıkmıştı ve bu Washington’ın Rusya’yı devirmeyi amaçladığını ortaya çıkardı.
ABD, siyaset, iktisat, kültür, eğitim ve toplumsal medya platformları üzere kaynaklarını kullanarak kelamda “insan hakları”, “demokrasi” ve “özgürlük” bayraklarıyla dünyanın dört bir yanında düzensizlik yaratıyor. Bir aydır süren Rusya-Ukrayna krizi, ABD’nin öteki ülkeler içindeki çelişkiyi büyütmesi yahut direkt savaş başlatmasıyla kendi jeopolitik çıkarlarına kavuşmaya çalıştığı sayısız örneklerin en yenisi.
ABD’nin işgal ve müdahale tarihine bakıldığında kolaylıkla anlaşılıyor ki; Washington, dünyada çalkantılara yol açan ve perde gerisindeki karanlık eldir.
2003 yılında ABD ordusu tarafınca bombalanan Irak Cumhurbaşkanlığı binası
ABD savaşlardan keyif mi alıyor?
Datalara bakılırsa bu sorunun yanıtı mutlaka evet!
İstatistiklere bakılırsa 1776 yılında ABD’nin bağımsızlığını ilan etmesinden şimdiye kadar geçen 240 yıl içerisinde ABD’nin savaşa katılmadığı süreç 20 yılı bile doldurmadı. İkinci Dünya Savaşı’nın bitmiş olduği 1945 yılından 2001 yılına kadar dünyadaki 153 ülke ve bölgede 248 silahlı çatışma meydana geldi. Bu çatışmalardan yüzde 81’i yani 201 adedi, ABD tarafınca başlatıldı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan daha sonra memleketler arası tertibi yönlendirmeye başlayan ABD, hala savaşlar başlatmaya yahut savaşlara katılmaya devam ediyor. ABD’nin tek maksadı, dünya çapında hegemonyasını korumaktır.
Avrupa’ya kaçan Ortadoğulu mülteciler
ABD, kendi müttefiklerinin haricindeki herkesi yok etmek için tüm yollara başvurdu. Dünyanın dört bir yanında savaşlar çıkaran ABD, sayısız insanların katledilmesini umursamaz bile. ABD’nin öbür ülkelerin içişlerine müdahale etme ve sivilleri öldürme tarihi, 3 milyon sivilin ömrünü kaybettiği ve 300 milyon kişinin mülteci haline geldiği hüzünlü öykülerle dolu.
2017 yılında ABD ordusuna ilişkin zırhlı araç konvoyu Suriye’de hareket ediyor
Vietnam Savaşı, Körfez Savaşı, Afganistan Savaşı, Irak Savaşı, Suriye Savaşı… Bunların hepsi, ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan daha sonra başlatmış olduğu savaşlardır. Artık “savaş severlik, Washington’un geleneği oldu” diyebiliriz. Bu savaşlar, dünya genelinde yalnızca sarsıntılar yaratmakla kalmadı, beraberinde ABD’de popülizmin yayılmasına yol açtı. ABD’de siyasi kümeleşmenin hızlanmasıyla hayli taraflı krizler de ortaya çıktı.
ABD, “insan hakları” yahut “demokrasi” bayraklarıyla savaş çıkartıyor. Lakin emsal senaryolar daima bir dahalenince kronolojik kusurlar kolay kolay anlaşıldı ve dünyada ABD’nin teşebbüsünün temel emeli da kolay kolay çözüldü.
Kaynak Çin Memleketler arası Radyosu
Hibya Haber Ajansı
ABD, siyaset, iktisat, kültür, eğitim ve toplumsal medya platformları üzere kaynaklarını kullanarak kelamda “insan hakları”, “demokrasi” ve “özgürlük” bayraklarıyla dünyanın dört bir yanında düzensizlik yaratıyor. Bir aydır süren Rusya-Ukrayna krizi, ABD’nin öteki ülkeler içindeki çelişkiyi büyütmesi yahut direkt savaş başlatmasıyla kendi jeopolitik çıkarlarına kavuşmaya çalıştığı sayısız örneklerin en yenisi.
ABD’nin işgal ve müdahale tarihine bakıldığında kolaylıkla anlaşılıyor ki; Washington, dünyada çalkantılara yol açan ve perde gerisindeki karanlık eldir.
2003 yılında ABD ordusu tarafınca bombalanan Irak Cumhurbaşkanlığı binası
ABD savaşlardan keyif mi alıyor?
Datalara bakılırsa bu sorunun yanıtı mutlaka evet!
İstatistiklere bakılırsa 1776 yılında ABD’nin bağımsızlığını ilan etmesinden şimdiye kadar geçen 240 yıl içerisinde ABD’nin savaşa katılmadığı süreç 20 yılı bile doldurmadı. İkinci Dünya Savaşı’nın bitmiş olduği 1945 yılından 2001 yılına kadar dünyadaki 153 ülke ve bölgede 248 silahlı çatışma meydana geldi. Bu çatışmalardan yüzde 81’i yani 201 adedi, ABD tarafınca başlatıldı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan daha sonra memleketler arası tertibi yönlendirmeye başlayan ABD, hala savaşlar başlatmaya yahut savaşlara katılmaya devam ediyor. ABD’nin tek maksadı, dünya çapında hegemonyasını korumaktır.
Avrupa’ya kaçan Ortadoğulu mülteciler
ABD, kendi müttefiklerinin haricindeki herkesi yok etmek için tüm yollara başvurdu. Dünyanın dört bir yanında savaşlar çıkaran ABD, sayısız insanların katledilmesini umursamaz bile. ABD’nin öbür ülkelerin içişlerine müdahale etme ve sivilleri öldürme tarihi, 3 milyon sivilin ömrünü kaybettiği ve 300 milyon kişinin mülteci haline geldiği hüzünlü öykülerle dolu.
2017 yılında ABD ordusuna ilişkin zırhlı araç konvoyu Suriye’de hareket ediyor
Vietnam Savaşı, Körfez Savaşı, Afganistan Savaşı, Irak Savaşı, Suriye Savaşı… Bunların hepsi, ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan daha sonra başlatmış olduğu savaşlardır. Artık “savaş severlik, Washington’un geleneği oldu” diyebiliriz. Bu savaşlar, dünya genelinde yalnızca sarsıntılar yaratmakla kalmadı, beraberinde ABD’de popülizmin yayılmasına yol açtı. ABD’de siyasi kümeleşmenin hızlanmasıyla hayli taraflı krizler de ortaya çıktı.
ABD, “insan hakları” yahut “demokrasi” bayraklarıyla savaş çıkartıyor. Lakin emsal senaryolar daima bir dahalenince kronolojik kusurlar kolay kolay anlaşıldı ve dünyada ABD’nin teşebbüsünün temel emeli da kolay kolay çözüldü.
Kaynak Çin Memleketler arası Radyosu
Hibya Haber Ajansı